Vişne sordu Mia Wallace cevapladı: Tek amacım yaşadıklarımı yazmak..
Salı, Aralık 01, 2015
Uzun bir aradan sonra en çok yapmak istediğim eylemi gerçekleştirmenin mutluluğuyla yazıyorum bu yazıyı. Geçen ay çileli bir halde vizelere çalışırken aklıma kıymetli arkadaşım Mia Wallace ile röportaj yapmak geldi. Heyecanla ona röportaj yapma fikrimden bahsettim, beni olumlu karşıladı sağolsun. Bildiğiniz gibi ben iletişim alanında okuyorum. Bu yüzden bu tarz röportajlar yapmayı ilke edindim kendime. Ayşe Arman kadar başarılı bir röportajcı olmak istiyorum. Bu benim biriyle yaptığım ilk röportajım. Üstelik bu ilk röportajı en sevdiğim arkadaşlarımdan olan Mia ile yaptım. Nasıl mutlu oldum anlatamam.
Son zamanlarda bir hayli mutsuzdum. Mia ile röportaj yapmak bana çok iyi geldi. En son 2012'de görüşmüştük onula yanlış hatırlamıyorsam. Aradan tam 3 sene geçmiş yüz yüze görüşmeyeli. 3 sene sonra ilk kez buluştuğumuz yerdeydik yine. Aynı samimiyet, aynı güler yüzle birbirimize bakıyorduk. Dört buçuk saat süren görüşmemiz boyunca hiç susmadık. Çünkü konuşacak çok şey vardı. Sinemadan tutun günlük yaşama kadar her şey ama her şeyi konuştuk. Mia bi ara bana fal baktı. Aşırı iyi fal bakıyor valla ben şok oldum. Nasıl da yorumluyor fincandaki şekilleri görmeniz lazım.
Yıllar sonra ilk defa biri koluma girince kendimi güvende hissettim. Bazen yolda yürürken koluma Nisbi'nin girdiğini hayal ediyorum. Eskiden Nisbi, koluma girip bana heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatırdı. Onu dinlemek nasıl da güzeldi o zamanlar. Mia da koluma girince kendimi çok iyi hissettim. O mutsuz halimden eser kalmamıştı. Galiba çevremdeki insanlar tarafından yeterince sevilmediğim için bu kadar mutsuzum. Baksana kol kola yürümek bile mutlu etmeye yetiyor beni. Röportaj sırasında heyecanlıydım ama öyle olmadığımı söyledi Mia. Röportajdaki soruları tamamen spontane sordum. Hiçbir şekilde kağıtlarla soru hazırlamadım. Sadece onun blogundaki yazıları okudum baştan sona kadar. Konuşma ilerledikçe sorular sordum işte elimden geldiğince. Bu aşağıdaki sorular röportajın bir kısmı. Röportaj yaklaşık 40 dakika sürdü. Ee iki konuşkan insan bir araya gelince ortaya böyle sonuç çıkıyor işte naparsın. Şimdilik röportajın bir kısmını aktarıyorum, bu part 1 anlayacağın. Part 2-3 falan da gelir yakın zamanda. Onunla röportaj yapmak çok keyifliydi valla. Mia Wallace, eşi benzeri bulunmayan şahane bir blogger bana göre. İyi ki tanımışım dediğim insanlardan. Lafı fazla uzatmadan röportajla sizi baş başa bırakayım..
Sevgili
Mia, öncelikle röportaj isteğimi kabul için teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim.
Yani benimle röportaj yapmak istediğin için tabii ki
Blogger
serüvenin nasıl başladı? Bize kısaca anlatır mısın
Tamam, hemen anlatayım. Aslında ne kadar süre olduğunu hatırlamıyorum hakikaten. Bence sen
daha iyi biliyorsundur. Nasıl başladı? Benim arkadaşlarımın bloğu vardı. Hatta
Felijo da içlerinde. O zamanlar işte bir baktım, seninle aynı başladığımız
dönemlerde herkes blog yazıyor. Bende bunu arkadaşım Felijo’dan gördüm ve böyle
bir özendim. Özendim derken bir bakıyorum, ne bileyim hayatıyla ilgili bir
şeyler yazıyor filan. O arada da herhalde yazı yazasımın olduğu bir dönemmiş,
ben de başladım. Hatta şu ayrıntıyı vereyim: Ben ilk başta kendi adımla açtım
bloğu. Düşün, kendi adım, soyadım bide blogspot.com o kadar. Öyle başladı tabii
sonradan fark ettim hiçbir şey yazamıyorum. Çünkü böyle çekindim hatta bak
diyorum ki arkadaşımın ya da etrafındaki herkes kendi ismiyle yazıyordu ve bunu
Facebook’ta paylaşıyorlardı. Ayrıca ben teknolojiyle biraz geç tanıştım. Benim Facebook’um,
Twitter’ım yoktu zaten. Blogdan bir sene sonra açtım. Ne bileyim İnstagram’ı
bile 2 sene oldu açalı. Her şeyi çok geç açtım. Fark ettim ki böyle bir esprisi
yok yani ne bileyim ya da o zaman gerçek adımla neden yazayım oldu. Çünkü
yazamıyordum. Blogu kendi adımla açtıktan bir ay sonra bende böyle bir şey
geçiş yapayım dedim çünkü yazamıyordum. Belli olmadan yazayım istedim. Fotoğrafımı
koymadım. Belki de koymuşumdur hatırlamıyorum şimdi. Sonra gizli bir şekilde
başlayınca fark ettim ki susmuyorum, her şeyi yazasım geliyor. Hatta ilk
açtığım dönem çok fazla yazıyordum. Her şey hakkında yazmaya başladım. Bide
bloğu neden sevdim? Çünkü bi baktım karşılıklı iletişim alıyoruz. Ben de başka
insanların hayatlarını okuyorum, çok ilgimi çekti. Bide herhalde dedikodu
gibiydi. İlk başta insanları tanımak onları bir nebze okumak falan çok hoşuma
gitti. Öyle başladı bir anda işte.
Peki
blog yazmandaki amaç neydi? Ne yapmak için böyle bir eylemi gerçekleştirdin? Ne
yapmak istiyordun tam olarak?
Aslında tek amacım
şuydu; kendi yaşadıklarımı yazmak. Çünkü yazarken eğleniyordum. Şöyle bir
amacım yoktu, insanlar beni duysun ben onlarla iletişime geçeyim ya da hatta
blog arkadaşı olayım. Öyle bir şey kesinlikle yok. Yeni insanlarla tanışayım
diye bir şey yoktu. Ben sadece yazmayı seviyorum, karşılıklı yorumlaşmayı
sevdim aslında daha çok. Hani farklı insanların hayatı, onlar bana yazıyor ben
onlara yazıyorum. Değişik geldi bana yani herkes. Tanımadığım insanlar bir anda
benim hayatımdan bir şeyler biliyorlar, karşılıklı bir iletişim var. O hoşuma
gitti hala öyle. Başka bir amacım yok. Bunun dışında hiçbir amacım yok hatta.
5
senedir blog yazıyorsun. (Şaşırıyor) 5 senedir bu blog yazmadaki başarını neye
borçlusun?
Ya başarı
olup olmadığını değil de tepkilerden anlayıp seviniyorum, utanıyorum
şımarıyorum bazen. Başarı derken sadece samimiyet olabilir. Daha doğrusu
insanların bana verdiği tepkilerden olduğunu düşünüyorum başarının. Sadece
olduğu gibi yazıyorum o da herhalde insanların hoşuna gidiyor. Tek başarı
samimiyet değil bence. Bide ben, beni okuyan insanları da okuyorum. Yani bana
yorum yazan herkese ben de yorum yazıyorum. Kimseyi yorumsuz bırakmıyorum. Yorumları cevapsız bırakmam. Hatta bazen
yorumlara cevap vermeyen bloglar görüyorum, hoşuma gitmiyor. Bakıyorum birisi
yazı yazmış altında bir sürü yorum var ve cevap vermiyor. Ben o durumu
sevmiyorum illa cevap verilmesi gerekiyor bence.
Bunu
bir görev olarak mı düşünüyorsun?
Görev değil tam olarak. Bence karşılıklı bir
değerdir. Şunu düşün, yazılan yazıyı üşenmeden okumuş, bide buna yorum atmış.
Benim de ona yorum atmam gerekiyor hatta hoşuma gidiyor. Acaba bana bunu yazan
kişi ne yazmış bloğunda diye bakıyorum. Görev olarak değil de hoşuma gidiyor bu
durum karşılıklı iletişimi sevdiğim için daha çok. Hatta bloğa bazen uzun süre ara
verip yazmadığım zaman bile suçlu hissediyorum. Hani mesela beni okuyan
insanlar vardı onlar ne yapıyor ne kadar zamandır bilmiyorum deyip onların
bloğuna girip yazılarını okuduğum da oluyor. Yani bence yorumlaşmak, karşılıklı
iletişim önemli.
Bir
sene boyunca bloğa yazmadın ve birçok okuyucun senden haber alamadı blogdan..
Mail attılar, ben ona şaşırdım. Yazdığım
dönemlerde mail attılar ben en çok ona sevinmiştim. Hatta çok hoşuma gitmişti.
Neden
böyle bir ara verme gereksinimi duydun? Şartlar mı elvermedi n’oldu?
Ya sanırım ben bi
bunalıma girmiştim. Ne bileyim yazasım olmadı pek ya da şu an ben ne yazacağım,
insanlar beni neden okusun diye düşünüyordum. Hatta hala düşünüyorum. Niye bu
kadar okuyorlar ki. Boş boş kendi yaşadığım şeyleri anlatıyorum, ilginç bir
hayatım da yok. Bide o ara kendi hayatımdan pek memnun değildim ne yazacağım
diye düşünürdüm. Bir yandan da üzülüyordum çünkü bana o ara bir yandan da mail atıyorlardı.
Unutulmamak çok güzel bir şey ya. Sürekli ‘’Mia napıyorsun? Neden yazmıyorsun
özledik.’’ diye mail atıyorlardı. Hatta bazen sırf bana mail attıkları için oturup
yazı yazdığım da oluyor.
Blogdaki
çoğu yazın pozitif enerjiyle yazılmış gibi. Bu pozitifliğini neye borçlusun?
Ya bilmiyorum ama bu
benim çocukluğumdan beri var. Hatta şöyle bir şey var evde annemler, ablam
herkes öyle. Ben evde de öyle bir insanım. Hatta suratım asık olduğunda kimse
mutsuz olduğuma inanmıyor. Çok büyük bir
şey olması lazım mutsuz olmam için. Mutsuzsam zaten yazı da yazamam.
Pozitifliğim ondan kaynaklanıyor. Ben eğer mutluysam yazı yazıyorum. Yani
onunla alakalı olabilir diye düşünüyorum. Kendim pozitif bir insanım ya.
Ailenle
olan diyaloğun çok güzel, mutlu bir aile tablosu çiziyorsunuz birlikte. Bu
mutluluğunuzu bloğa yansıtırken bozulur diye korkuyor musun hiç? Öyle bir
endişen var mı?
Hayır, hiçbir zaman
olmadı. Ben çok aileci bir insanım. Hakikaten öyleyim. Bazen saçma testler
çözdüğüm de oluyor boş zamanlarımda. Benim için eğer soruda aile ile ilgili bir
şık varsa onu işaretliyorum, soru hiç fark etmez. Aile aile aile! Benim hayatımda en önemli şey ailem ve mutluluğumuzun
hiçbir zaman bozulacağını da zannetmiyorum. Şu ana kadar hiç böyle şüphem
olmadı, korkum da yok ve olmayacak da.
Başkalarının
ailene ve sana nazar değdireceğini hiç düşündün mü?
Hiç düşünmedim. Hatta daha da güzel bir
şekilde mutlu oluyoruz.
Çünkü
seni çok insan okuyor. Bazı okuyucularının ‘’Şuna bak nasıl da mutlu. Keşke
mutluluğu bozulsa’’ diye bir düşünceye sahip olmasından korkuyor musun hiç?
Hiç
düşünmedim ya. Sanki öyle düşünmezler
herhalde diye düşünüyorum. Çünkü ben öyle düşünmediğim için başkalarının da
öyle düşüneceğini sanmam. O kadar kötü insan yoktur herhalde.
Blog
dünyası o kadar geniş ki kimin ne düşüneceğini bilemiyorsun..
Doğru ama ben şu ana
kadar öyle bir şey düşünmedim. Bak böyle söyledin aklıma soktun benim şimdi
bunu. Yok ya öyle insanlar yoktur.
Bir
insanda tahammül edemediğin şey tam olarak ne?
Böyle
sorular da çok zor ama söyleyeyim hadi. Ben bir insanın samimi olmamasına
tahammül edemem ya da karşımdaki insandan verdiğim değeri alamıyorsam ona
tahammül edemem. Aynı zamanda söz vermek benim için çok önemli. Bir şeye söz
verilince o olmalı mutlaka. Eğer olmuyorsa ona da tahammül edemem. Yalan falan
demeyeceğim çünkü herkes yalan söyler zaten. Değer verilmemesi,
samimiyetsizlik, verilen sözlerin tutulmamasını sevmem. Zaten böyle yapan
insanlar hayatımda yoktur.
Peki
takıntıların var mı? Varsa da neler?
Çok takıntım var.
Aslında ben takıntılarımın olduğunu yeni yeni fark ettim. Birkaç sene oluyor.
Hijyen takıntım var, peçete takıntım var. Bir masaya oturduğumda çatal bıçak
peçetenin altında değilse orada yemek yemem. Gittiğim evde de eğer masa
örtüsünün üstünde selpak olmadan çatal bıçak varsa yemek yemiyorum. Islak
mendil takıntım var. Kişiliğimde alakalı takıntım yok hijyeni önemsiyorum
sadece.
Komşu
Kızı’nın bu kadar çok sevilmesini tahmin ediyor muydun?
Hiç tahmin
etmiyordum ama şimdi geriye dönüp okuduğum zaman neden bu kadar çok sevildiğini
anlayabiliyorum. Çünkü ben de öyle bir yazı okusam, öyle bir seri oluşsa benim
de ilgimi çekerdi. O insan sürekli hayatımızda olduğu için, benim için rutin
bir şey olduğu için bana göre yazdıklarım basitti. Tepkilerden sonra neden
sevildiğini anlayabiliyorum ama önceden hiç tahmin etmiyordum.
Peki
devam edecek misin onun hakkında yazmaya?
Maalesef edemeyeceğim çünkü komşu kızıyla artık
görüşmüyoruz. Aramızda anlamadığım bir şekilde ondan dolayı bir görüşmeme
durumu başladı. Artık böyle bir malzeme yok.(Gülüyor) Onu çok bekleyenler var.
Hatta bana bazen öyle mail atanlar var komşu kızı olmayacak mı diye, olmayacak.
Peki
bunu nasıl doldurmayı düşünüyorsun? Ne ile telafi edeceksin ya da Komşu
Kızı’nın yerine kim geçecek? Kafanda bir plan var mı?
Hiç plan
yok. Ben şu ana kadar hiçbir yazımı planlı yazmadım. Yazmaya başlarken şunları
da yazacağım diye düşünmedim hiç. Taslak çıkarıp da yazmadım. Her zaman, o an
içimden ne geliyorsa, ne yaşadıysam o dönem onu yazıyorum ve o yazı o şekilde
bitiyor. Komşu kızının yerine de bir şey getirmem diye düşünüyorum. Yani o
dönem o vardı onu yazdım. Bu dönem o yok, şu an ne varsa onu yazıyorum. Yerine
de birini düşünmüyorum.
Yazarken
spontane mi davranıyorsun?
Evet
spontane davranıyorum genelde
Peki
ne zaman yazı yazıyorsun? Belli bir yazı yazma saatin var mı?
Belli bir zaman koymuyorum yazarken. Sadece
yalnızsam, evde kimse olmadığında yazabiliyorum. Vakti hiç önemli değil sabah
da olur gece de olur akşam da olur. Sadece kimse olmasın, sakinlik olsun bana
yeter. Ve yazdıklarım dediğim gibi spontane gelişiyor hiçbir şeyi
kurgulamıyorum yazarken. O an aklımdan ne geçiyorsa onu yazıyorum.
Blogda
seni rahatsız edenler oldu mu? Sözlü taciz tarzında davranış sergileyenler oldu
mu mesela?
Hayır,
sözlü taciz bana hiç olmadı. Beni rahatsız eden kimse de olmadı. Bide ben
blogger alemini fazla tanımıyorum. Ben sadece beni okuyanlarla iletişim
kuruyorum. Onun haricinde Blog dünyasındakileri çok fazla tanımıyorum pek.
Sence
okuyucularınla senin arandaki bağı sağlayan şey ne?
Ya dediğim gibi karşılıklı iletişim, samimiyet
sağlıyor. Ben şaşırıyorum bazen buna. Çok şaşırdığım için hoşuma gidiyor. Neden
bu kadar çok okunduğumla ilgili de pek fikrim yok. Blogu sırf bu yüzden
seviyorum zaten karşılıklı iletişim olduğu için.
DEVAMI GELECEK
....
Röportaj hakkındaki olumlu ya da olumsuz
görüşlerini bildirirsen beni çok sevindirirsin.
Bu da
şarkımız olsun (Mia'nın en sevdiği şarkılardan birisi)
Kendine iyi davran
22 kişi benim de tuzum olsun dedi
yaa bir solukta hemen okudum!!:)
YanıtlaSilsüpersiniz!
Teşekkür ederiz. Beğenmene sevindim ^_^
SilYaaa Visne!! Bayildiiim ve röportajimizi okurken aklima o gun geldi. Ne guzeldi!
YanıtlaSilBiraz da utandim ehe :)
Tabii ki cenem dusmus ve sayemde röportaj
Part halinde yapilicak napalim :) sorularin cok guzeldi ve konustukca konusasim geldi :)
Tekrar cok tesekkur ediyorum cok ozel benim icin ve sunu farkettim, en cok kullandigim cumle "ne bileyim"
<3
O gün çok güzeldi ya Mia. Düşündükçe gülüyorum kendi kendime :D Fal bakışın gözümde canlanıyo valla. Röportaj epey uzun sürdü ama olsun devamı da gelecek elbette. Sorularımı sorarken çok heyecanlandım ya :D
SilAsıl ben sana teşekkür ederim. Sayende bi nebze olsun mutlu oldum. Mutsuz olduğumda aklıma gelecek güzel bir hatıra oldu benim için bu olay. Dilerim sen daha çok mutlu olursun bu hayatta kıymetli dostum ^_^
Mia'yla röportaj yapma fikri çok iyi ya.( genel olarak röportaj fikri de iyi ama seçiminde çok başarılı bence ) .Miaa noluuur bana da bir fal bak ya.Fincanda böyle şeyler nasıl görüyorsunuz.Benim tek diyebildiğim için kabarmış senin.
YanıtlaSilBir de mutlu aile hayatın herkesin dikkatini çekmiş sanırım.Senin yazılarının büyüsü biraz da oradan geliyor bence.Devamı da en kısa sürede yayınlanır umarım.
Vişne fikrin ve soruların için de seni ayrıca tebrik ederim.
Teşekkür ederim çokomell :) Ya ben de çok şaşırdım o şekillerden anlam çıkmasına. Mia gerçekten usta bir falcı gibi baktı. Bazı şekilleri kendince yorumladı diyebilirim. Onun bakış açısından nasıl gördüğünü bilemem ama yorumlamasını beğendim. Ben de öyle biliyorum fal bakmayı ama ondan birkaç taktik aldım. Bence de Mia'nın yazılarında samimiyet var. Diğer kısım da en kısa sürede yayında olacak. Valla elimden geldiğince güzel sorular sormaya çalıştım. Beğendiysen ne mutlu bana :)
SilMia'cığımın anlattığı zamanlar, hepimizin harıl harıl blog yazıp yorumlaştığımız o dönem ne güzeldi. Hüzünlendim biraz. Ben artık ayda yılda bir yazabiliyorum, o eski ateşli blog günlerimden uzaklaştım sanki.Mia'yı okuyunca özledim ama yazmayı. O günler gibi olabilir miyiz bir daha acaba? :)
YanıtlaSil2010-2012 dönemi arasında blogger çok güzeldi hakikaten. Herkes kendi hayatından bir şeyler anlatıyordu ve çoğu insan büyük özenle okuyordu blogları. Bence uzaklaşma ya içinden geldiği gibi yazmanı tavsiye ederim. Ben son zamanlarda bloguma sığınıyorum misal, iyi geliyor bi nebze. O günler geri gelmez ama biz yazmaya devam edebiliriz. Yeter ki yazmaya devam et :)
Silİkiniz de çok tatlısınız ya ^_^ sorular da cevaplar da zorlamadan uzak ve akışında ilerlemiş çok zevkliydi okumak. Vişne umarım kendini hep mia'nın yanında olduğun gibi güvende ve huzurlu hissedersin hayat artık böyle insanları çıkarır karşına :)
YanıtlaSilNe güzel bir dilek bu mirage çok teşekkür ederim :) Ya sohbet havasında olsun istediğim için böyle bir yol izledim kendimce. Teşekkür ederim beğenin için. İnşallah öyle insanlar karşıma çıkar, gerçekten çok ihtiyacım var güvende hissetmeye.
SilMia çok sevdiğim bloggerlardan biridir. Keyifle okudum.
YanıtlaSilBeğenmenize sevindim, teşekkür ederim :)
SilHarika bir röportaj olmuş. Çok samimi çok rahat ve akıcı :D
YanıtlaSilSanırım okuduğum herkesle röportaj yap istiyorum :D Liste falan versem olmaz mı tanıdıklardan başlasan. Hep böyle aklımda kalan merak ettiğim yerleri sormuşsun resmennn :D
Diğer kısımları okuyunca ne düşüneceksin acaba merak ediyorum :D Ben de tanıdığım bloggerlarla röportaj yapmak istiyorum aslında ama imkan olur mu bilmiyorum. Çok keyifli bir şey ya, çok keyif aldım valla. Teşekkür ederim beğenin için. :)
Sil<3
YanıtlaSil^_^
SilÇok güzel bir röportaj olmuş Mia mükemmel her zamanki gibi çok içten samimiyetiniz yansımış zaten eline sağlık😀
YanıtlaSilMia'nın pozitif enerjisi röportaja yansıdı ya. Teşekkür ederiz Milena :)
SilMia benim ilk okuduğum blog ve kendisini ce ailesini acayip seviyorum.Röportaj fikri çok guzel,çok samimi ve Lady'nin dediği keşke diğer okuduğumuz bloklarla da röportaj olsa.
YanıtlaSilAa ne güzel tesadüf bu. Benim de ilk okuduğum bloglardan biriydi. Ya diğer bloggerlarla röportaj yapmak istiyorum ama çok az insanla görüştüm. :/
Silsüper olmuş. Ben de eski günleri özleyenlerdenim:(
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :) Valla keşke o günler geri gelse ya, insan özlüyor.
Sil