Starbucks Günlükleri #1

Salı, Ağustos 15, 2017

   Bu aralar kafam o kadar karışık ki ne yaptığımı, hangi günde olduğumu veya ne için uyandığımı bilmiyorum. Oldukça zor bir dönemden geçiyorum. Geçirdiğim en ağır yaz depresyonu bu olsa gerek. Şu an starbuckstayım. Değişiklik olsun diye bu yazımı dışarda yazmak istedim. Dışarda olmayı seviyorum bazen. Evde olmak beni düşüncelere boğuyor. Neden bilmiyorum ama yazmayı özlemişim.
  Anlatmaya nereden başlasam bilmiyorum. Mezun olduktan sonra derin bir boşluğa düşmüş gibi hissediyorum. İçimdeki bu boşluk hissi hala tamamlanmıyor bir türlü. İki gündür arkadaşlarımla doğru düzgün konuşmadım. Çevremdeki insanları mutsuz ediyormuşum gibi hissediyorum çoğu zaman. Hani her zaman derler ya enerjinizi sömüren insanlardan uzak durun diye, ben de o insanlardan biriyim sanırım. Tek yaptığım şey insanlara neden mutsuz olduğumu anlatmak. Onun dışında genellikle sakin bir hayat yaşamaya çalışıyorum.
   Bu hayatın bana sunduğu şeyler yetmiyor. Hayatımda yeniliğe oldukça ihtiyacım var şu sıralar. Arkadaşlarımın bir çoğu şehir dışında olduğu için doğru düzgün görüşemiyoruz. Görüşsek de pek fazla bir şey konuştuğumuz söylenemez. Memnuniyetsizim anlayacağın. Güzel şeyler yaşamaya o kadar hasretim ki anlatamam sana.
   Mezun olduktan sonra iş aramaya başladım ama pek umduğum söylenemez. İş ilanları sitelerine baktıkça düşünce krizlerine giriyorum. Doğru mesleği seçmedim galiba deyip düşünce buhranlarına takılıyorum. Bir sinema sitesinde yazarlık yapıyorum birkaç aydır. Basın gösterimlerine katılıyor, daha sonra yazılar yazıyorum izlediğim film hakkında. Onun dışında günlerimin çoğu dizi izlemek, kitap okumak veya iyi olmaya çalışmakla geçiyor. Mutlu olmaya çalışmak o kadar zor ki bazen bütün bunların ne önemi var diyorum.
   Annemlerle acı tatlı anlaşıyoruz bir şekilde. Evde olmam onlar için bir sıkıntı sebebi aslına bakarsan. Ben de evde durmaktan yana değilim ama şartlar bunu elveriyor. Babam her zamanki gibi çok soğuk bana karşı. Konser için bilet parası istedim. İstemeyerek para verdi. İnsanların davranışları onları ele veriyor çoğu zaman ya da ben vücut dilini okuma konusunda ustalaşmışım zamanla.
   Hayatımda hiçbir yenilik yok. Spora yazılmak istediğimi söyledim bizimkilere. Uygun fiyatlı bir yer bulduk ama gitmeye üşeniyorum. Sürekli olumsuz cümleler duyduğumdan olsa gerek. Yol arkadaşına ihtiyacım var galiba. Dibine kadar eğlenebileceğim, üzüldüğümde teselli edecek birine o kadar çok ihtiyacım var ki. Grace bu konuda çok iyiydi. Kendisi şu an yurt dışında olduğu için görüşemiyoruz. Mesajlaşıyoruz elbette ama yetmiyor. En son Karaköy'de görüşmüştük. Şahane bir gündü benim için. Birlikte saatlerce sohbet edip epey eğlenmiştik. Grace'i çok özlüyorum. Birkaç ay sonunda beni görmeye gelecekmiş. Galiba bir tek onun yanında kendimi daha rahat ifade edebiliyorum.
   Şu sıralar en çok izlediğim dizi Six Feet Under. Normalde cesetle ilişkili olduğu için izlemiyordum ama daha sonra bu düşüncenin doğru olmadığına karar verdim. Her gün iki bölüm izliyorum atıştırmalık niyetine. Çok eski olduğu için izlemesi daha keyifli oluyor benim için. Bide karaktere alıştım galiba ya. Onlardan nasıl ayrılacağım bilmiyorum. Taht oyunlarının bölümleri hakkında yazı yazdım ama hiçbirinizden ses seda çıkmadı valla. O yazı serisine devam eder miyim bilmiyorum. Her şeyden çok çabuk sıkılıyorum ya niye böyle anlamıyorum.
   Öznur ve Ezgi dışında kimseyle doğru düzgün konuşmuyorum. Özge ile bağımı tamamen kopardım. Numaramı engellemesi kocaman bir aptallık. Çocuk gibi davranarak nereye varmaya çalışıyor çok merak ediyorum. Ortada sorun varsa oturulur konuşulur. Trip atmak, görmezden gelmek hiçbir şeyi çözmez ki. Keşke böyle yapmasaydı. Bu aralar Öznur ve Ezgi bana iyi dayanıyor valla. Hele Öznur bir sürü tavsiye veriyor mantıklı bir şekilde. Söyledikleri çok doğru çıkıyor her seferinde. Daha farklı bir bakış açısı kazanmamı sağlıyor. Bu yüzden bu arkadaşlarımın dostluğu benim için çok değerli.
   Formasyon döneminde bütünlemeye kalmıştım ilk defa. Hayatımda ilk defa bütünlemeye kalmanın üzüntüsünü yaşıyordum. Öznur ve Ezgi'nin desteği olmasaydı belki de o bütünlemeden geçemeyecektim. Çok zor bir dersti ve çok kötü hissediyordum. Bir hafta boyunca aralıksız çalışınca sınavdan geçtim. Bu anlattığım olay çok eski tabi. Ocak ayında mı neydi hatta. Şu an formasyon eğitimim bitti tamamen. Sertifikalı bir öğretmenim artık. Umarım faydasını görürüm yakın zamanda. Şu sıralar elim kolum bağlı oturuyorum. Annemle umutsuz bir şekilde birbirimize bakıyoruz anca. O da benim gibi sevilmemenin acısını çekiyor.
   Gençliğinde kimseden sevgi görmediği için sevgi arayışı içerisinde genelde. Psikolojisi sürekli bozuluyor. O yüzden onu neşeli tutmak için çok çaba harcıyorum. Teyzemlerle sürekli sorun yaşadığı için ona doğru bir şekilde ne yapması gerektiğini söylemeye çalışıyorum ama pek işe yaradığı söylenemez.
   Bu satırları Kanyon'da yazıyorum. Burası moralimi çok bozuyor nedense. Hele yemek katındaki zengin, iyi durumda ve mutlu insanların birlikte yemek yediklerini gördükçe moralim bozuluyor. Bazıları daha şanslı doğuyordur belki de. Onların arasından geçerken kendimi çok eksik hissediyorum. O kadar mutlular ki asla o derece mutlu bir hayatım olmayacakmış gibi hissediyorum. Etrafımda yine zengin, şık, mutlu insanlar var ve ben bunların hiçbirine uymuyorum. Olduğun yere ait olamama hissi çok boktan bir şey ya.
   Yazma ortamım değiştiği için pek rahat olduğum söylenemez ama yine de yazmaya devam ediyorum. Dışarıda yazma fikri hoşuma gitti. En azından odamın boğucu havasından kurtardım kendimi. Bu yaz tatile gidemedim. Ayağımı bile denize sokamadım. Burnumun dibinde deniz var ama tek başına gitmenin bir anlamı olmadığı için gitmedim. Of galiba ben yaşayamıyorum bu şartlar altında, gerçekten.
   Yüksek lisans içim mülakatlara katıldığımı anlattım mı sana? Tam bir çileydi benim için. O kadar çok torpil dönüyor ki sinirden deliye döndüm. Bir üniversitenin yüksek lisans mülakatına katıldım sıskayla birlikte. Sıska'nın Ales puanı iyiydi. Ben hiç hazırlanmadan girdiğim için düşük biraz. Okul puanım yüksek sadece o kadar. Galiba bölümde dereceye girdim ama açıklamadılar. Neyse ben mülakatı anlatmaya devam edeyim. İki sınava girdim toplamda. Birine 350 birine 173 kişi katıldı. İlk sınavda epey çaba sarf etmeme rağmen mülakata kalamadım. Çok moralim bozuldu. Ginny de katılmıştı ama o da giremedi. Sorular beklediğim kadar zor değildi ama yine de mülakata kalmama yetmedi. Ertesi gün başka bir sınava katıldık. Orada mülakata kalmaya hak kazandım. Lanet adam Zaza da oradaydı. Sıska onu gördüğünde yüzündeki hali görmen lazımdı. Çocuğu seven bir allahın kulu yok. Ayaküstü biraz konuştuktan sonra Sıska ile başka yere geçtik oturmaya. Mülakat sırasında sürekli tepemde soru sordu bana Zaza. Sinir oldum sinir! Ben zaten stresliyim, orada stresimi daha çok etkiliyor sorduğu sorularla.
   Soyadı sırasına göre çağırdıkları için son sıralarda mülakata girdim. Benden önce girenler soruları verdiler elbette ama işe yaramadı. Zaza'nın işine yaradı daha çok. O çok kurnaz bir manipülatör. İnsanları yanıltmayı, onları kandırmayı çok iyi beceriyor ve ben her seferinde iyi niyetimin kurmanı oluyorum. Salağım çünkü salak! Ben yarı heyecanlı yarı stresli bir şekilde sınavı bekliyorum o herkesle konuşmaya çalışıp soruları öğrenmeye çalışıyor. En sonunda sıra bana geldi. Kendimi tanıttım ama o kadar heyecanlıydım ki aklımdaki söyleyemedim tam olarak. Kendimi tanıttıktan sonra neden bu programda okumak istediğimi anlattım. Daha sonra bana çok zor soru sordular ve bilmiyordum. Buna rağmen cevaplamaya çalıştım. Soruları soranlar bana karşı çok mesafeliydi. Cevaplarımı beğenmediler bir türlü. Asabım bozuldu o sırada ama belli etmedim. Başım dik bir şekilde onlara meydan okuyup soruları cevapladım. Onlar için yanlış olabilirdi ama ben kendimden taviz vermedim. Bu durum işe yaramadı tabii ki. Sıska benimle saatlerce bekledi. O giremedi hiçbir mülakata.
  Mülakattan çıktıktan sonra kendime gelemedim bir süre üzüntüden. Sıskayla telefonda konuşurken bir yandan yürüyor bir yandan da küfürler yağdırıyordum hocalara. Ben normalde küfür etmediğim için şaşırdı kız haliyle. Sadece çok sinirli olduğum zamanlarda küfür ediyorum öyle bir alışkanlığım var. Özetle mülakattan geçemedim. Kendi okulumdan bir hocayla ne yapmam gerektiği konusunda yardım istedim beni geri çevirdi. Yardım etmedi anlayacağın. Zaza'ya yardım etti galiba çünkü o onun asistanıydı. Yağcılık yapmadığım için bir hayalim daha suya düştü anlayacağın. Bu ülkede başın dik bir şekilde yaşamak çok zor. Her yerde torpil, haksızlık bir şekilde karşına çıkıyor insanın.
   Benim yerime o girdi. Kendi hakkıyla mı girdi yoksa torpille mi bilmiyorum. Kesin hocanın adını vererek girdi. Ben hiçbir isim vermedim tabi. Keşke söyleseymişim diyorum o zaman. Heyecanım yüzünden salak gibi kalakaldım ve  düşüncelerim toz doldu. Onun kazandığını öğrenen arkadaşlarım bu duruma sinir oldu haliyle. Kendi hakkıyla kazandığını düşünmüyorlar çünkü. Kazanamadığım için çok üzüldüm. Günlerce kendime gelemedim. Allaha çok yalvarmıştım mucize için ama sesimi duymadı galiba. Bu hayal kırıklığını hazmetmek benim için kolay olmadı. Bomboş gözlerle etrafı seyrettim gecelerce. Bunda da bir hayır vardır deyip unutmaya çalıştım. Şimdilerde bu durum canımı çok sıkmıyor ama keşke kazansaydım diye de düşünmeden edemiyorum.
   Öyle ya da böyle yaşam devam ediyor canım. Yapacak bir şey yok alışmaktan başka. Her şey üstüme üstüme geliyor.  Sakinleştiricim bittiği için çoğu zaman zor durumlar yaşıyorum. Yaşarken ölmüş gibi hissediyorum. Etrafımdaki herkes nasıl da hayatlarından memnun görünüyorlar. Bense kendi köşemde var olmaya çalışıyorum enkaz halimle. Bu haldeyken bir şeylere odaklanmak çok zor. Ne önemi var ki sorusu geliyor en umulmadık zamanlarda karşına çıkıyor. Sinema sitesinde yazarlık yapıyorum ama bu maddi anlamda bana hiçbir şey kazandırmıyor. Doğru düzgün masa başı bir iş bulamadım. İnsanlar işlerini beğenmiyor ya bazen sinir oluyorum böyle yapmalarına. Birkaç hafta parasız kalsalar işlerinin değerini anlarlar.
   Sevdiğim her şey birer birer yok oluyor. Bunlara alışmak benim için çok zor. Keşke her şey daha farklı olsaydı. Şimdilerde samimi bir ortamda olmaya çok ihtiyacım var. Hayat benim için gri bulutlardan ibaret şu sıralar. Onların geçip gökyüzünün ışıldamasını bekliyorum ama bu bulutlar bir türlü tepemden gitmiyor. Eskiden mucizelere inanırdım ama artık inanmıyorum. Mucize bekleyecek hal kalmadı çünkü bende. Boşuna yaşıyorum boşuna. Bütün bunların anlamı olsa keşke.

You Might Also Like

13 kişi benim de tuzum olsun dedi

  1. Ahhh entel ahh karınca, bu kadar mı ortak nokta olur :). Bazı konuları aynen ben de yaşadım yaşıyorum. Neyse boşver bu da geçer, başka sorunlar gelir. Bizim de sıramız gelir elbet, neyse ki umut var :).

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke yaşatmasalar ya. Bazen bu durum sinirlerimi çok bozuyor. İçimizdeki potansiyeli öldürüyorlar. İyi bir şey yapma hevesi bırakmıyorlar. Yaşadıkça sorun bitmiyor maalesef. En azından hayattayız, bu da bir şey. :) Teşekkürler yorumun için.

      Sil
  2. Şu ülkede torpilin olmadığı, insanların hakkıyla kazandığı şeyler yok mu yaff?
    Ve dikkat ediyorum bu şikayeti yapanlar hep düşünen, sorgulayan, donanımlı insanlar. Böyle insan müsrifliği olur mu?

    Bu arada sinema yazılarını burada paylaşma imkanın yok mu? Okumayı çok isterim.

    **Taht oyunları yazılarını okumadım spoiler falan yerim diye. Yoksa iyi bir izleyiciyim. Hepsini toptan okuyacağım :p

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya sorma bunlara tanık olmak bile başlı başına sinir krizi sebebi. O kadar emek veriyorsun, çabalıyorsun ama adam kafasında göre sana puan verip seni almıyor. Yaşadığım hayal kırıklığın haddi hesabı yok Sibel. Gece nasıl uyuyorlar bu vicdansızlıkla çok merak ediyorum bazen. Geleceğimi mahvettiler ya. Burada paylaşamam maalesef. Anonim takılıyorum burada ve yazabilmem için öyle olması gerekiyor. Ya şahane bölümler. Beğenecek misin bölümleri merak ediyorum :>

      Sil
  3. Nerelerdesin sen? Özledim yazılarını. Yazmak iyidir, nefes aldırır. Kolaylıklar diliyorum genç adam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz ara vereyim dedim. Düşüncelerimi toparlamam lazımdı yazmak için. Özlendiğimi bilmek sevindirici bir şey, teşekkür ederim Elif ^_^

      Sil
  4. Ben genel olarak çok negatif bir insanım. En ufak bir şeyde hemen yıkılmaya hazırımdır. En yakınımsa sürekli aynı şeyi der. İyi şeylerin olması için en dibe çökmen gerekir bazen. Bazen ona hak veriyorum. Kötü durumların içinde böyle düşünmesem dahi sonradan anlıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duygu geçişleri çabuk olabiliyor bazen o yüzden temkinli olmakta fayda var bence. Evet öyle olması gerekiyor bazen ama keşke olmasa. Sonradan birçok şeyin farkına varıyor insan. Umarım en kısa zamanda kötü dönemini atlatırsın İrem.

      Sil
  5. sırf işin ucunda mülakat var diye iptal ettiğim çok iş görüşmesi oldu. nefret ediyorum nefret! bakalım bende mülakatsız yüksek lisanslara başvurmayı düşünüyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence mülakatsız olanlara başvurmakta yarar var. Çünkü insan çok strese kapılıyor mülakatlarda. Kendimden biliyorum ya. Umarım hayırlısı olur senin için :)

      Sil
  6. Mezuniyet tam bir uçurum. Umarım söylediğin gibi yanlış meslek seçimi de yapmamışsındır çünkü şu an en büyük sorunum bu, dokuz aydır bir iş yerinde çalışıyorum ve ruhumu emiyor. İş bulmakla da olacak iş değil mesele yani..
    Bir de. Her zengin ve mutlu görünen insanın mutlu olduğunu düşünmüyorum. Sadece insanoğlu gösterişçi, mutlu görünme çabasında, kısaca, emin ol yalnız değilsin ama insanlar yalnızlıklarını gizliyorlar, bence korktuklarından...
    Torpilin de Allah belasını versin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam bir uçurummuş gerçekten. Ülkedeki son durumlara göre pek doğru meslek değil ama mesleğimi çok seviyorum. Bence o ruh emme olayı iş arkadaşlarından kaynaklanıyordur. Psikolojik olarak etkiliyorlar seni. Çalışırken bana da aynısını yaparlardı. Ben de zaman zaman öyle düşünüyorum. Bazıları çok iyi gizliyor ve ben gizleme konusunda yetenekli değilim galiba. Kesinlikle korkuyorlar. Çünkü kimse mutsuz biriyle arkadaş olmak istemiyor. Gerçek bu maalesef

      Sil
    2. En yakın arkadaşım, çok zor bir zamanımda gitmişti ve ben yıllar sonra öğrendim söylediği bir cümleyi. Ortak bir arkadaşımıza söylemiş. "Ben eğlenmek istiyordum o beni mutsuz ediyordu" diye. Belki haklıdır bilmiyorum ama insanlar... Bilemiyorum. Yine de onlar gibi olmayacağım, ne olursa olsun. Bırak biz hassas kalalım.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Subscribe

subscibe