Kavuşmak imkansız artık sevgilim, dönüşü olmayan yola karıştın

Perşembe, Ocak 16, 2020

  Bazen yaşadıklarımı kocaman bir kabus sanıyorum. Bitmek bilmeyen kabuslar olur ya hani uyanmak istersin ama bir türlü uyanamazsın hah işte onun gibi bir şey yaşıyorum sanki. Yemek yemeyi bile eskisi kadar sevmediğimi fark ettim. Kendi içimde çok değiştim. Geçen sene bu zaman işten çıktığım için korkunç bir yalnızlıkla boğuşuyordum. Ailemin yüzüne bakamıyordum işten çıkarıldığım için. Babam benden gizli gizli nefret ediyordu. Babamın bana olan nefretini bir türlü anlamadım. Onunla asla normal bir ilişkimiz olmadı. Klasik baba-oğul ilişkisine asla sahip olamadım. Bunun eksikliğini çok hissediyorum. Hiçbir şey olmasa bile arkamda babam var desem beni evden kovduğu şiddetli kavgamız aklıma geliyor, affedemiyorum.

   Yılbaşını ağlayarak geçirdim. İçki içip dans etmeyi, eğlenmeyi istiyordum ama o da nasip olmadı. O gün benim yüzümden annem de yeni yılı kutlayamadı. Çünkü sevdiğim insanın yanında olmadığım için dev üzülüyordum. Bir bira ve çerez alıp evin yolunu tuttum. Yarı yolda inip sahilde yürüdüm soğuk havada. Bana böyle bir gün yaşattığı için tanrıyla kavga ettim yürürken. Etrafta kimseler olmadığı için rahat rahat bağırdım kendi kendime. Çok yalnızım blog. Kendi içimde tahmin edemeyeceğin kadar yalnızım. İlk defa bu kadar yalnız bırakıldığımı hissediyorum. Yeni yılı bile istediğim gibi kutlayamadım.

Minik ile aramızdan yine çok şeyler geçti. Hangi birini anlatsam bilmiyorum. Aralık ayında bir kere görüştük o da çok aksiyonlu geçti. Zeki Müren'i anma gecesine birlikte gidecektik. Onun evinde buluştuk. Ben içki falan aldım. Bu içkileri görünce bir güzel içmeye başladı. Pizza söyledik. Pizza ve bira eşliğinde romantik bir ortam yakaladık. Şaşırmıştım haliyle. Şarkı açıp dans ettik. Çok eğlendiğim bir gün olmuştu. Sonra sarhoş olup etkinliğe gitmekten vazgeçtik. O benden daha çok sarhoş oldu. Gecenin bir yarısı etkinliğe gidicem diye tutturdu. Meğer tekele sigara almaya gitmiş. Gitmesini engelleyemediğim için pencereden bağırdım ama oralı bile olmadı. 5-10 dakika sonra geri geldiğinde koşup ona sarıldım ve ağladım. Beni çok korkuttuğunu söyledim ağlarken. Hayatımda ilk defa uzun bir süre sonra sarılarak ağladım. Benim için çok tuhaf bir andı. Duygularımı kontrol edemedim anlayacağın. O gece birlikte sarılıp uyuduk.. Kendimi çok huzurlu hissettiğim bir geceydi. Hayatımda ilk defa sevdiğim insanla birlikte uyudum. İnanılmaz güzel bir duyguymuş. Sevdiğin insanın başı göğsünde olunca dert tasa kalmıyormuş. İnsan bodrum katında bile cenneti hissedebiliyormuş.

Ertesi gün kendine geldiğinde suratı yine mahkeme duvarı gibiydi. Minik sadece sarhoş olduğunda duygularını açabilen birisi. Onun dışında asla duygularını belli etmiyor. Ben insanları yüzlerinden şak diye anlayan birisiyim. İnsan yüzü ve vücut dili okuma konusunda kısmen uzmanlığım var kendimce. O sabah onun yüzüne baktığımda benden kilometrelerce ötede olduğunu fark ettim. Dışarı kahvaltı yapmaya gittik. Orada bile doğru düzgün konuşmadı. Bana ilgi göstermedi. Tekrar eve gelip kahve içtik ve şarkı dinledik. Daha sonra ben eve geldim. O günden sonra bir ay boyunca yüzünü görmedim. O kadar üzüldüm ki onu görmediğim için her gece gözlerim dolu dolu uyudum. Birini sevmek korkunç bir şey.

Bir ay boyunca o kadar çok ağladım ki gözyaşı falan kalmadı gözlerimde. Durmadan Zeki Müren dinleyip annemden gizli gizli ağladım. Sevilmeyişime ağladım daha çok. Beni sevseydi ağlamak nedir bilmezdim belki de. Bütün bunları kime anlatsam sadece yüzüme bakıyorlar. Sırma bu konuda epey destek olduğu için onunla sık sık konuştum. Yaşadığım şeylerin normal olduğunu hayatta böyle şeylerin yaşandığını söyledi. Kimseye doğru düzgün bir şey anlatamıyorum. Kimsenin de umrunda değil zaten bu durum. Her şey kendi içimde olup sonra da ölüyor.

Hayattan bir gram bile keyif almıyorum. Sevilmeye çok ihtiyacım var ama onu da nasip etmiyor yukarıdaki. Minik beni arkadaşı olarak görüyor bense onu her gün özlüyorum. Geçen pazartesi onunla her zamanki cafede buluştuk. Ne buluşma ama! Yine suratı sirke satıyordu. Genelde yüzünü benden çevirip konuşmalarımı dinliyormuş gibi yapıyordu. En çok ben konuşurken okey oynamasına bozuldum. Be gerizekalı bir aydır seni görmemişim niye bu kadar kaba davranıyorsun bana. Burada aslında "Senden ve sohbetinden sıkıldım o yüzden telefonda oyun oynuyorum" demek istiyor. Bunu fark edince içimden bir şey koptu. Beni gerçekten sevmediğini o zaman anladım.

Onunla ilgili bir sürü güzel hayalim vardı biliyor musun. Sabahları birlikte uyanıp miskin miskin salonda televizyon izlemeyi, birlikte kahvaltı hazırlamayı, müzik dinlemeyi, elini tutmayı, yüzüne dokunmayı, saçını öpüp koklamayı çok istemiştim. Ama o, ona olan sevgimi görmezden gelerek hepsini elimden aldı. Şu an o kadar kızıyorum ki anlatamam. Sevgimi görmezden geldiği için onu asla affetmeyeceğim sanırım. Düşün ya karşında seni sürekli düşünen, seven, önemseyen birisi var ama sen öküz gibi davranıyorsun. Yemin ediyorum bu gönül işlerinden bir bok anlamıyorum. Beni romantik buluyormuş. Bunun nesi kötü anlamıyorum. Birkaç saat durduktan sonra eve dağıldık. Yol ayrımında birbirimize sarıldıktan sonra ona "Biraz daha sarılabilir miyim" dedim. Ona biraz daha sarıldım. Kulaklığını takıp evine gitti ben de arkasından bakakaldım. Arkasından koşup "Miniik! Ben seni seviyorum" diyecektim ama sonra beni sevmediği aklıma geldi yine arkasından bağıramadım. Ne önemi var ki bütün bunların dedim kendi kendime, beni sevmeyecek birine niye bunları söyleyeyim ki. Nasılsa onun gözünde boş bir tuvalden başka bir şey değilim. Sezen Aksu dinleye dinleye eve geldim.

Aptallık yapıyorum biliyorum ama insan aşıkken mantıklı düşünemiyor. Sürekli sevdiği insanın yanında olmak, elini tutmak istiyor. O gün doğru düzgün elini bile tutamadım. Sadece okey kazandığında tebrik etmek için el sıkıştık. Kara baht var üzerimde valla. Hayır beni biraz sevse o da mutlu olacak ama hiçbirini istemiyor. Başkalarından sevgi bulmaya çalışıyor ama aradığını bulamayacak. Onu benim kadar çok seven birini bulamayacak. Bunu biliyorum. Bunu bilmek bana yetiyor şimdilerde. En azından kendimi öyle kandırıyorum. Neden böyle davranmak zorundaydı onu da bilmiyorum blog. Niye insanların arkadaşı olmanın ötesine geçemiyorum anlamıyorum.

Geçen hafta sinemaya gittim. Benim dışımdaki herkes sevgilisiyle gelmişti. Böyle mutlu tablolara alışık olmadığım için çok bozuldum. Kendimi hasta gibi hissettim. Sanki hiçbir zaman biri tarafından sevilmeyecek gibi. Yanımdaki adam yaşlı karısına şevkle sarılırken ben altyazıyı okumaya çalışıyordum bozulduğumu belli etmeden. Onların hiçbir suçu yok aslında inan bana sadece ben kendime kızıyorum hayatımı boka çevirdiğim için. Filmi de beğenmediğim için yarısında çıktım. Kendime sövdüm bol bol. Bu da zararlı aslında biliyorum ama durduramıyorum kendimi. Hayatımı mahvettiğimi düşünüyorum. Bu saatten sonra kimi bu kadar çok severim onu bilmiyorum.

Grace ile barıştığımız için bi hafta sonu onunla görüştüm. Karaköy'de kahve içip sohbet ettik. Onun sevgilisi olduğu için yarı umursamaz bir tavırla anlattıklarımı dinledi. Yıllar sonra ona sarılmak iyi geldi. Aradan onca zaman geçmesine rağmen sanki dün konuşmuşuz gibi bir sıcaklık vardı aramızda. Sanki o bir yıl hiç yaşanmamış gibiydi. Daha sonra Sırma geldi. Üçümüz birlikte bir süre sohbet ettik. İkisi de beni gördüğüne epey sevindi. Grace benim çok değiştiğimi söyledi. Bana "Sen eskisi gibi değilsin. Eski Vişne sinir küpüydü, alıngandı, çekingendi. Şimdiki Vişne daha özgüven sahibi birisi ve rahat " dedi yolda yürürken. Ondan bu sözleri duymayı beklemiyordum valla. Geçen sene çok reddedildiğim için hiçbir şeyin beni eskisi kadar incitmediğini fark ettim. Ondan galiba. Bide yaş ilerledikçe farkındalık eşiğin daha fazla artıyor.

Minik ile aramızdaki şey tuhaf mesela. Benim sürekli acı çektiğim ama ondan vazgeçmediğim bir şey. Sevgilisi olursa sanırım onunla konuşmam. Çünkü başkasının onu öpmesini kaldıramam. Geçen gün buluşmamızda geçen sene neler yaptığını fotoğraflarla gösterdi. Nisan ayına kadar sevgilisi varmış sonra salak diye ayrılmış. Dış görünüş her şey değil diyor bide. Ha şunu bileydin! Ee madem öyle düşünüyorsun niye tekrar denemiyoruz salak. Yemin ediyorum bu kadar beyinsiz bir insan olamaz ya. Bana o kadar kaba davrandı ki o gün buluştuğuma pişman oldum. Bir ay özlediğim insanın yaptığı şu davarlığa bak olacak iş değil. Eski sevgilisiyle olan fotoğraflarını gösterince gözlerimi başka yöne çevirdim. Başkasının onu öptüğünü görmek istemiyorum çünkü canım yanıyor öyle fotoğraflar görünce. İnsan sevdiğini paylaşamaz derler ya benimkisi de o hesap işte.

Ben basit şeyler isteyen basit bir insanım blog, gerçekten. Fazla parada veya fazla şöhrette asla gözüm olmadı. Yanımda sevdiğim insan olsun, karnım doysun, yüzüm gülsün başka bir şey istemiyorum. Hayat ne kadar zor olursa olsun birlikte katlanırdık. Ama o bunların hiçbirini istemedi. Sevgimi görmezden geldi. Sırf bu yüzden ona çok kızgınım. Sanırım hayatımın sonuna kadar da affetmeyeceğim. Bu kadar güçlü şekilde birini sevebileceğimi sanmıyorum. Çünkü heveslerim öldü. Hiçbir şey yapmak istemiyorum insanlar için. Çünkü bir şekilde hepsi beni yalnız bırakıyor. Her şeyin sonu yalnızlıkla bitiyor blog. Ne kadar çabalarsan çabala kafanın içindeki sesi asla susturamıyorsun.

Bugün spora yazıldım. Hem kendim için hem de Minik'ten intikam almak için yapacağım bunu. Beni sırf dış görünüşüm için sevmediği için yapacağım. Spor için çok da hevesli değilim ama hayatımda değişiklik yapmaya ihtiyacım olduğunu hissettim. Eve bir tane tablo aldım. Onun çerçevesiyle ilgileneceğim. Bide yarın kan vereceğim için aşırı gerginim. Kan verdikten sonra bayılıyorum. Umarım evin yolunu bulabilirim. Eskisi kadar sosyalleşme heveslisi değilim. Diyorum ya Minik içimdeki iyi ve güzel şeyleri söküp aldı bu aptalca tavırlarıyla.

Bugün ofistekilerle hep birlikte yemek yedik. Birçok şeyi kafamda büyüttüğümü hissettim bugün. Üzüntülerim aslında o kadar da büyütülecek bir şey değil. Sevmiyorsa sevmesin yani napabilirim. Ağladım, kendimi kaybedecek kadar karanlıkta ağladım. Sonra ağlamam durdu. Bir süre sonra acı çekmemeye başladım. Diyorum ya sana ben onun için sıradan biriyim. Keşke daha fazla anlam ifade edebilseydim onun için. Ama etmiyorum. Şimdilerde bu gerçekle yaşamaya, buna alışmaya çalışıyorum ama çok zor. Her gün sevilmeyeceğini düşünerek uyanmak çok zor. Bazen cehennemde yaşadığımı hissediyorum. Anneme yalan söylemekten ve istediğim hayatı yaşayamamaktan nefret ediyorum. Çok ağır geliyor bütün bu olanlar. Çocukken büyüklerin neden mutsuz olduklarını anlamazdım. Şimdi daha iyi anlıyorum. Çünkü onların da kalbi kırılmış. Hayat herkesi bir şekilde kötü, bencil ve umursamaz yapıyor. Böyle olmak zorundasın yoksa hayatına devam edemezsin diyor yani.

Yaş ilerledikçe üzüntülerinin o kadar da önemsiz olduğunu anlıyorsun. Bakış açın biraz daha genişliyor anlayacağın. Bu tamamen zamanla ve kişinin bilinciyle alakalı bir şey. Birisi hayatta birçok şeyin önemli olmadığını 20 yaşında fark eder ötekisi 32 yaşında. Kendimi öldürmeyi düşündüm ama bunu istemedim, sadece düşünmekle kaldım. Büyük ihtimalle beceremeyeceğim için kalıcı hasar vermekten korktum kendime. Bide sevdiğin insanın gözünde küçük düşüyorsun sanki böyle yapınca. O yüzden sahilde yürürken kenardan değil de ortadan yürümeye çalıştım. Arabaların önüne atmadım kendimi. Atmak istedim ama her seferinde yaşama içgüdüm galip geldi. Kendime ajanda aldım. Dertlerimi falan oraya yazıyorum artık. Oraya üzgün şeyler yazmayı sevmiyorum ama şu an bunları hissediyorum elimde değil. 2 sene sonra bunları hissetmeyeceğim belki de. Zamana gerekiyor sadece bana.

Sezen Aksu'nun Geçer şarkısını dinleyip bütün bu olanları unutmaya çalışıyorum. İnsanlara hala güvenmiyorum. Onlarla konuşuyorum, gülüyorum, dinliyorum ama güvenmiyorum. Birini öpebileceğimi bile düşünmüyorum artık. İğreniyorum bütün bu olanlardan. Karmaya sonuna kadar inanan biriyim ve bütün bunların karşılık bulacağına inanıyorum. Ben de kendi karmamı yaşıyorum belki de bilmiyorum. Vicdanımı temiz tutmaya özen gösteriyorum. Kedimi seviyorum, ona yemek veriyorum. Beni evime kadar bırakan sokak köpeğine salam verip onunla sohbet ediyorum. Onların sevgisi bana daha anlamlı geliyor. En azından beni ötekileştirip dışlamıyor ya da reddetmiyorlar. Keşke köpek kadar sadık kalabilse insanoğlu ama nerdeee. Umarım bu sene kendimi öldürebilme cesaretini kendimde bulabilirim. Katlanamıyorum bu gerçekliğe artık.

İşin özü bu sene biraz daha değişmeye karar verdim. Sevilmediğim için çok ağladım ama artık ağlamıyorum. Kalbim taşlaştı diyebilirim. O kadar ağladıktan sonra bir daha ağlamam büyük ihtimalle. Liseden beri ağlamıyordum biliyor musun. İnsanlar bana taş kalpli derdi bazen sırf bunun için. Ee araya sevda girince gözde yaş kalmıyor işte. Minik'e çok kızıyorum bana böyle hissettirdiği için. Birlikte her şeyin üstesinden gelebilirdik ama o bunların hiçbirini istemedi. Beni yine kendi kuyumda yapayalnız bıraktı. Burası çok soğuk ve ben çok üşüyorum..


You Might Also Like

7 kişi benim de tuzum olsun dedi

  1. Hani diyorlar ya dış görünüş herşey değil tecrübeyle sabit ki dış görünüş herşey ben bu yaşıma kadar inkar ettim ama artik kabul ediyorum ama dış görünüşümu değiştirmeye gücüm yok bende karar vermistim bu sene kalbimi öldürmeye yoksa yasayamam sürünürüm hayatım boyunca aşık oldugum kişiler hiç beni sevmedi bende hep yok saydım bunu bu saatten sonrada gelip birinin aşkıma karşılık vereceğini sanmıyorum mesela korede budist tapinaklari var orada bazi insanlar gönüllü keşiş oluyor saçlarını kazitiyorlar tek renk gosterissiz esofman gibi bir sey giyip teknoloji ve aşk da dahil dunyandan kendilerini soyutluyorlar dogayla ilgileniyorlar falan keşke öyle bir yer burada da olsa hemen giderdim bende artik bu düzene dayanmiyorum herkesin sevgilisinin oldugu güzel giyindiği gülerken fotograf cektirdigi arkasinda kapi gibi ailesinin oldugu bu dunyada kimsesiz gibiyim ama hayattaki tek dayanağım annem var o üzülmesin diye dayanmaya çalışıyorum senin spora baslamana sevindim ama Allahtan dilerim ki minik sana yaptiklarina bin pisman olsun sana yaptiklarinin aynisi basina gelsin ama sen o kadar iyi bir konumda ol ki yaninda seni seven ve seninde sevdiginle kisiyle harika bir hayatin olsun ki senden şans isteyen minige dönüp bakma bile

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Kkuumer, hayat hepimiz için engellerle dolu önemli olan bu engellerle nasıl mücade ettiğimiz bence. Zamanla insan her şey alışıyor, sevilmemeye bile. Kendimden biliyorum bunu. İlk başka canım çok yanıyordu fotoğraflarım olmuyor diye ama artık üzülmüyorum. Kimseyi bir şey için zorlayamam sonuçta. Zaman gerekiyor sadece. Onun için kötü şeyler dilemiyorum ben. Sadece sevgimi görmezden geldiği için kızıyorum. Karmaya inanıyorum. Güzel dileklerin için teşekkür ederim. Umarım sen daha iyilerini yaşarsın.

      Sil
  2. sanırım ilk defa bir yazınızı okuyorum. Ve size söyleyeceğim tek şey salın gitsin, bunca emeğinize rağmen sevmemiş sizi. lütfen siz de o güzelim sevginizi değecek insanlara verin. uzun yıllar önce sizinle benzer bir hikaye yaşamıştım yıllarca karşılıksız bir sevgi. Sonra bıraktım ve başka bir insana şans vermeyi seçtim hatta hayatta olmaz onunla dediğim bir insana... Şu an iki çocuğumuz var. Geçiyor yani gerçekten bitiyor. Sonra o ağlamalarınıza üzülüyorsunuz yazık kimler için döktüm bu göz yaşlarını diye. Demem o ki bırakın sizin sevginizi asla hak etmeyen insanı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, emek verilen her şey değerlidir benim için. O da öyleydi. Eskisi kadar çok düşünmüyorum onu. Bazı şeyleri zor kabulleniyorum. O da bunlardan birisi maalesef. Başka insana bu denli yakın olabileceğimi düşünmüyorum. Umarım zaman beni yanıltır. Vakit ayırıp yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim

      Sil
  3. Sevgi emek ister, emeğin güzelin karşılıklı harcanmasıdır. Bazen insanın sevdiğini anlaması için zamana ihtiyacı vardır. Zaman, genel olarak her ikinize de iyi gelecektir. Bu konuda kendini gereğinden fazla üzmemelisin, zaman rayları yerine oturtacaktır. Aldığın kararlar ve spora başlaman çok güzel, yeni başlangıçlar hedefler tazeeler insanı.

    YanıtlaSil
  4. vişne, ben de mutsuzum. blogda yazdım işte. öyle

    YanıtlaSil
  5. İlk satırdan, son satıra kadar sizi gayet iyi anlıyorum. Keşke bir sohbet imkânımız olsaydı. Yazını sonuna kadar okudum, daha ayrıntılı olarak konuşmayı gerçekten isterdim. Akıl verecek değilim (bazı insanlar bunu yapmaya bayılır, kendinin olmayan kötü bir hayatı düzeltmek / iyileştirmek(!) çocuk oyuncağıdır ya) bardağın dolu tarafını da gösterecek değilim. Zaten bunlar sevdalı, tutkulu bir gönlün ciddîye alacağı şeyler değil.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Subscribe

subscibe